" />

elektronik tebliğat süre hesaplama ve başlama

Kanunun açık hükmüne rağmen elektronik tebligatta sürenin yanlış hesaplanmasına ilişkin uygulamadaki sorunların giderilmesi amacıyla Elektronik Tebligat Yönetmeliğine açıklık getirilmesi talebiyle Birliğimizce Adalet Bakanlığı nezdinde yapılan girişimler sonucunda, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nden alınan yazının bir örneği ilişikte gönderilmiştir.

Söz konusu yazıda; “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacak olup, muhatap tarafından okunup okunmadığının, yahut hangi tarihte okunduğunun tebligatın yapılmış sayıldığı tarihe bir etkisi bulunmamaktadır. 7201 sayılı Kanunda elektronik tebligatı ilk defa düzenleyen 11/1/2011 tarihli ve 6099 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, sürenin hesaplanmasında elektronik tebligatın muhataba ulaştığı tarih dikkate alınmaksızın bu tarihi takip eden beşinci günde tebligat yapılmış sayılacak olup tebligatın ilgilisi beş günlük süre bitmeden okusa bile tebliğ ve tebliğe bağlanan sonuçlar beş günlük sürenin bitiminden sonra başlayacaktır. Bu itibarla; Kanun ve yönetmelik hükümleri tereddüte mahal vermeyecek açıklıkta olup Elektronik Tebligat Yönetmeliğinde düzenleme yapılmasına ihtiyaç olmadığı” belirtilmektedir.

Bununla birlikte, önemle hatırlatmak gerekir ki, bireysel başvuruda “öğrenme tarihi”ni esas alan özel Kanun hükmüne atıf yapan Anayasa Mahkemesi’nin (04.03.2020 tarih ve 31058 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15.01.2020 tarih ve 2019/6266 Başvuru nolu) içtihadı farklı olup, İstinaf ve Yargıtay Dairelerinin bir kısmı da 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun açık hükmüne rağmen farklı kararlar vermektedir. Bu çelişkilerin giderilmesi amacıyla Birliğimizce Yargıtay 1.Dairesi Bakanlığı nezdinde içtihadın birleştirmesi hususunun değerlendirilmesi amacıyla başvuruda bulunulmuştur. Ancak henüz bu konuda bir İçtihadı Birleştirme kararı verilmemiştir.  

Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Tebligatın önce ya da sonra okunmuş olması, tebliğ tarihini etkilemez..

Özü: Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Tebligatın önce ya da sonra okunmuş olması, tebliğ tarihini etkilemez.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Esas : 2020/547

Karar : 2020/924

Tarih : 24.11.2020

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

TARİHİ : 04/03/2020

NUMARASI : 2019/2932-2020/607

  1. Taraflar arasındaki "ihalenin feshi" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İzmir Bölge Adliye Hukuk Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen alacaklı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ihalenin feshi isteminin reddine, ihale bedelinin %10’u oranında para cezasının borçlulardan alınmasına ilişkin kararın borçlular vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda borçlu ..... ..... Reklamcılık ve Organizasyon Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden bozulmuş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
  2. Hukuk Genel Kurulunca yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü:
  3. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2/1. maddesinde, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiilî olarak göreve başlamıştır.
  4. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’a paralel olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)'nun temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinde değişiklik yaparak istinaf ve temyiz ile ilgili hükümleri yeniden düzenleyen 02.03.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanun ile İİK’ya eklenen geçici 7. maddeye göre, 5311 sayılı Kanun hükümleri Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.
  5. 02.03.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanun’un 25. maddesi ile değişik İİK’nın 364. maddesinin 2. fıkrasına göre, temyiz yoluna başvurma ve incelemesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’na göre yapılır. 05.08.2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile değişik HMK’nın 361. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ise, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
  6. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz eden borçlu ..... ..... Reklamcılık Ve Organizasyon Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekiline elektronik tebligat yolu ile tebliğ edildiği görülmektedir.
  7. 28.02.2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesinin 1. fıkrasında (1/g) baro levhasına yazılı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılmasının zorunlu olduğu, 4. fıkrasında ise elektronik yolla tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir.
  8. Anılan maddeye dayanılarak hazırlanan ve 06.12.2018 tarihli 30617 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, elektronik ortamda yapılacak tebligata ilişkin usul ve esasları düzenleyen Elektronik Tebligat Yönetmeliği 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
  9. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 3. maddesinde;

"Elektronik tebligat: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmeliğe uygun olarak elektronik ortamda yapılan tebligat,

Elektronik tebligat adresi: PTT tarafından, gerçek kişiler için kimlik bilgileri, tüzel kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgileri esas alınmak suretiyle tek ve benzersiz şekilde oluşturulan ve UETS’ye kaydedilen tebligat adresi,

UETS: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmelik uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemlerini yürütmek amacıyla PTT tarafından kurulan, işletilen ve güvenliği sağlanan sistem,

Zaman damgası: 5070 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde tanımlanan zaman damgası"

olarak tanımlanmıştır.

  1. 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu'nda ise "Zaman damgası: Bir elektronik verinin, üretildiği, değiştirildiği, gönderildiği, alındığı ve/veya kaydedildiği zamanın tespit edilmesi amacıyla, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından elektronik imzayla doğrulanan kaydı ifade eder." şeklinde belirtilmiştir.
  2. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5/ğ. maddesinde tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar arasında "Baro levhasına yazılı avukatlar" gösterilmiştir. Yönetmeliğin 6. maddesinde elektronik tebligat adresi alma zorunluluğuna tabi olanlar için yapılacak başvuru, 8. maddesinin 1. fıkrasında PTT'nin başvurunun yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde elektronik tebligat adresini, gerçek kişiler için kimlik bilgilerini, tüzel kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgilerini esas almak suretiyle tek ve benzersiz olacak şekilde oluşturacağı ve UETS’ye kaydedeceği, elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılmasını düzenleyen 9. maddesinde tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercinin, elektronik tebligat mesajını hazırlayarak, UETS’ye teslim edeceği, UETS'nin elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştıracağı, elektronik yolla tebligatın muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.

 12 . Görüldüğü üzere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde muhatabın elektronik tebligatı tebellüğ etmiş sayılacağı tarihe ilişkin özel bir düzenleme yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre "Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır." Bunun sonucu olarak elektronik tebligatta tebellüğ tarihi elektronik tebligatın muhatabın elektronik posta hesabına ulaştığı veya okunduğu tarih olmayıp, tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonu olmaktadır. Böylelikle, muhatabın kayıtlı elektronik posta hesabını kontrol etmemek suretiyle tebliğin sonuçlarını geciktirmesi ihtimali söz konusu olmayacaktır.

  1. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenlemeye benzer bir düzenleme de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 107/A maddesinin 2. fıkrasında yer almakta olup, "..Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır..." şeklindedir. Bu düzenlemenin Anayasaya aykırılığı iddiası ile yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 19.09.2019 tarihli ve 2018/144 esas sayılı kararında; itiraz konusu kuralın muhataplara öncelikle elektronik posta adreslerini belirli aralıklarla kontrol etme yükümlülüğü yüklediği, bu yükümlülüğe beşer günlük aralıklarla uyulduğu takdirde hukuki yollara başvuru süresi yönünden herhangi bir hak kaybı olmayacağı, muhatabın elektronik posta adresini her gün ya da beş günden daha az aralıklarla kontrol etmesi hâlinde ise tebliğin yapılmış sayılacağı tarihten de önce tebligattan haberdar olunacağı için süre yönünden bir hak kaybı yaşanmayacağı gibi bu sürenin birkaç gün daha uzamasının söz konusu olacağı belirtilerek düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığına karar verilmiştir.
  2. Bu açıklamalar ışığında; Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz eden borçlu ..... ..... Reklamcılık ve Organizasyon Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekiline yapılan elektronik tebligatın incelenmesinde; "Tarih 11.03.2020 Muhatap hesabına teslim edilmek üzere UETS tarafından teslim alındı, 11.03.2020 Tebligat alıcı için ayrılmış tebligat alanına (hesabına) başarılı bir şekilde konuldu, 16.03.2020 Tebligat alıcının hesabına iletilmesine müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik olarak okundu sayıldı" şeklinde açıklamaların yer aldığı görülmektedir.
  3. Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin 9. maddesinde belirtildiği üzere UETS elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek 11.03.2020 tarihinde muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştırmış olup, elektronik yolla tebligat muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağından Bölge Adliye Mahkemesi kararının 16.03.2020 tarihinde borçlu vekiline tebliğ edildiği, yasal süre geçtikten sonra 15.06.2020 tarihinde temyiz dilekçesi verildiği ve aynı tarihte harç yatırıldığı anlaşılmaktadır.
  4. Hâl böyle olunca, borçlu vekilinin temyiz isteminin 5311 sayılı Kanun’la değişik İİK’nın 364. maddesinin 2. fıkrası ile HMK'nın 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun’un 352. maddesi uyarınca süreden reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Alacaklı vekilinin temyiz isteminin 5311 sayılı Kanun’la değişik İİK’nın 364. maddesinin 2. fıkrası ile HMK'nın 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca süre yönünden REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 24.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Giriş

7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nde elektronik yolla tebligata ilişkin yer alan düzenleme, “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” şeklindedir. Bu düzenlemeye göre, elektronik tebligatların, muhatap tarafından okunup okunmadığına bakılmaksızın, elektronik tebligatın adrese ulaştığı tarihten itibaren beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı kabul edilmektedir.

Yargıtay İçtihadı

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 18 Eylül 2019 tarihli ve 2019/3962 Esas, 2019/16152 Karar sayılı kararında, mevzuattaki yukarıda belirtilen düzenlemeye rağmen, elektronik tebligatın adrese ulaştığı tarihte açılmış olduğundan hareketle, süre hesabında ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağını dikkate almaksızın, temyiz süresi hesabını elektronik tebligatın ilgili adrese ulaşması ve açılması aynı olan tarihi dikkate alarak sonuca gitmiş ve neticede temyiz talebinin süre yönünden reddine karar vermiştir.

Ancak aynı Daire, kararın maddi bir hataya dayanılarak verildiği yönündeki itiraz üzerine bu defa 03 Aralık 2019 tarihli ve 2019/7836 Esas, 2019/21446 Karar sayılı kararıyla önceki kararını ortadan kaldırmıştır. Dairenin 03 Aralık 2019 tarihli kararında, tebligatın, muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı günden itibaren beşinci günün sonunda yapılmış sayılması gerektiği ifade edilmiş ve buna göre somut olayda temyiz talebinin yasal süre içerisinde yapılmış olduğu kabul edilmiştir.

Yorum

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 18 Eylül 2019 tarihli ilk kararı, elektronik tebligatın muhataba ulaştığı tarihte okunmuş olması halinde bu tarihte tebliğ edilmiş sayılacağı ve sürenin de buna göre hesaplanacağı yönünde tereddütlere sebep olmuştu.  Ancak, Yargıtay’ın sonraki 03 Aralık 2019 tarihli kararı ile bu tereddütler ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla Yargıtay, bu kararı ile elektronik tebligatların muhatap tarafından okunup okunmadığına bakılmaksızın muhatabın elektronik tebligat adresinde ulaştığı tarihten itibaren beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağına ilişkin net bir görüş sergilemiş ve tereddütleri gidermiştir.

E-posta Girişi
E-Mükellef Girişi